KTMMOB Peyzaj Mimarları Odası Başkanı Ferdiye Sav, ‘Peyzaj Mimarları Ayı’ ile ilgili yazılı bir açıklama yaptı.
Açıklama şöyle;
Amerikan Peyzaj Mimarları Birliği (ASLA) tarafından, Peyzaj Mimarlığı mesleğinin yaratıcısı Frederick Law Olmsted’in doğduğu ay olan Nisan ayı Dünya Peyzaj Mimarlığı Ayı olarak ilan edilmiştir.
“Peyzaj Mimarlığı Ayı” olarak kabul edilen Nisan ayında, Peyzaj Mimarı’nın mesleki sorumluluk alanında olan bina dışında kalan tüm yaşam alanlarının, kamusal açık alanların düzenlemelerinin; yaşam kalitesine sağlamakta olduğu katkının, özellikle son iki yılda tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi şartları da düşünüldüğünde, her geçen gün toplumlar tarafından da daha da iyi anlaşılmakta olduğu gözlemlenmiştir.
Peyzaj Mimarlığı mesleği, yaygın olarak bilinenin aksine yalnızca küçük ölçekteki ev, villa bahçelerini, bunların bitkisel tasarımlarını yapmamakta, geniş coğrafi ölçeklerde doğada yaşayan tüm canlılar tarafından kullanılan yaşam ve/veya rekreasyon alanlarının, doğal yapısını koruyarak düzenleyen veya yeni bir alan tasarlarken de estetik bir bakış açısı ile ekolojik ve ekonomik, sürdürülebilir temellerinde düzenlemeler yapan bir meslektir.
Kamusal alan düzenlemeleri ve hayata geçirilecek tüm peyzaj projelerinde iklim değişikliği, sürdürülebilirlik ve düşük maliyet, yapılacak uygulamalardaki öncelik olmalıdır. Bunu yapacak olan meslek dalı, en basit anlatım ile toprak, su, botanik bilgisine sahip, ülke şartlarını dikkate alarak, tasarlayıp uygulamaya geçirecek olan Peyzaj Mimarı mesleğini icra eden kişilerdir.
Peyzaj uygulamalarında bitki türü seçiminin önemi: Kent ölçeğinde, biyolojik homojenleşmeye ve doğal peyzaj özelliklerinin bozulmasına neden olan yaygın ithal ve yabancı yurtlu bitki kullanımı azaltılarak doğal bitki örtüsündeki bitki taksonlarının kullanımına ağırlık verilmeli ve yerli bitki üreticileri de bu konuda teşvik edilmelidir.
Yaz aylarının uzun ve sıcak, kendi su kaynakları hemen hemen tükenmiş, tuzlanmış suyu az, toprağı az bir ada ülkesinde yaşamakta olduğumuzu, Türkiye’den gelen SUnun, sonsuz bir su kaynağı olmadığının farkındalığı ile peyzaj uygulamalarında kullanılacak bitki türleri seçilmelidir. Farklı coğrafik bölgelerde yapılacak peyzaj uygulamalarında da doğal bitki örtüsü, bölgenin doğasına uyum sağlamış, endemik, ekolojik bitki türleri tercih edilmelidir.
Peyzaj düzenlemelerinde yabancı menşeili (ithal) bitki türlerinin kullanılması, bitkinin yaşayacağı adaptasyon sorunları nedeni ile; sık sık bitki değişikliğine gidilmesine, harcanan çaba, su, emek, kullanılan kimyasallar gibi sebepler, sürdürülebilir olmayan maliyeti yüksek düzenlemerin olmasına neden olacaktır. Ayrıca ithal bitkilerle birlikte taşınan hastalıklar, hem yeni oluşturulan alanlar hem de mevcut bitki örtüsü için tehlike oluşturacaktır. Ve bu yolla taşınan hastalıklar da ne yazık ki bitki komşuluk ilişkileri vasıtasıyla çok geniş coğrafyalara hızlı bir şekilde yayılarak doğal bitki ötrüsüne de zarar verebilecektir.
Su kullanımı: Uygulamalarda kullanılacakdoğal bitki örtüsü, endemik, ekolojik ve kurakçıl peyzaj bitki türleri, iklime uyumlu, su ihtiyacı bakımından kanaatkar da olacağından adaptasyon sorunu yaşanmayacak ve sürdürülebilir, maliyeti düşük uygulamalar olacaktır.
Yeşil alanların planlanmasında öncelikle ağaç miktarlarının artırılmasına yönelik yapılacak çalışmalar, büyük önem arz etmelidir. Yeşil alanlarda; Su ihtiyacı az ağaçlar, ağaççıklar, çalı gurupları, kurakçıl peyzaj bitkileri ve yer örtücüler doğal yetişen, endemik, ekolojik bitki türlerinden olması tercih edilmelidir. Büyük yüz ölçümüne sahip çim alanlar, yoğun mevsimlik çiçek kullanılan düzenlemeler maksimum maliyet, maksimum su tüketimi ve maksimum kimyasal kullanımının yanında mekanik araç, gereçlerin kullanımından da kaynaklı hava kirliliğinin artmasının da sebebi olacaktır.
Çim alanlardaki su tüketimini somut bilimsel verilerle ortaya koyacak olursak 1 metrekare çim alan için gereken su miktarı, günlük ortalama 10 litre su olarak ortaya çıkmaktadır. Bu orana Futbol sahası örneğinde bakacak olursak, günlük su ihtiyacının (tüketiminin) minimum 40 TON SU (40,500 litre) gibi, büyük bir rakam karşımıza çıkar.
Yaşadığımız şehri, ülkeyi, dünyayı ve doğal kaynaklarımızı bizlerden sonraki nesillerden emanet almış olduğumuz gerçeğini artık benimsemiş olmamız ve tüm dünyada uygulanmakta olan doğa koruma, sürdürülebilir çevre ve peyzaj politikalarını devlet politikası olarak benimsememiz gerektiğini anlamamız, uygulamamız ve bunu bilerek yaşamımızı sürdürmemizin zamanı gelmiştir. İklim değişikliği, karbon salınımı, sürdürülebilirlik, ekonomiklik gibi kavramları ön planda tutulmalı ve dünyadaki tüm uygulamalar da bu bilinçle yapılmalıdır.
Ülkemizde, doğru peyzaj politikasının belirlenebilmesi için rekreasyonel alan düzenlemelerine yönelik planlama önceliklerinin belirlenmesine, ithal edilecek bitki türlerine sınırlama getirilmesine, yerli üreticilerin korunması, desteklenmesi ve doğru yönde teşvik edilmesine ihtiyaç vardır. Mevcut yeşil alanlara yönelik koruma planlaması oluşturulmalı, bu alandaki politikalar geleceğimiz adına belirlenmeli ve derhal uygulamaya konulmalıdır.