Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan ve kamuoyuna “Fiber Optik Altyapısının Geliştirilmesi Protokolü” olarak duyurulan anlaşma tarafımızca incelenmiştir. Protokolün teknik, ekonomik, hukuki ve stratejik boyutları detaylı şekilde değerlendirildiğinde, ülkemiz telekomünikasyon sektörünün geleceği açısından ciddi sakıncalar barındırdığı görülmektedir.
Bu çerçevede, kamu yararı, ulusal güvenlik, rekabet ve sürdürülebilir teknoloji politikaları açısından kritik gördüğümüz hususları kamuoyu ile paylaşmayı görev biliriz:
1. Vergi Muafiyetleri ve Devlete Ayrılan Pay Kamu Yararıyla Bağdaşmamaktadır
Protokole göre yatırımcı şirkete tüm vergilerden muafiyet sağlanmakta; devlet yalnızca gelirin %5’i oranında pay almaktadır. Bu oran, kamu kaynaklarının kullanıldığı, kamu altyapısının tahsis edildiği ve 25 yıllık işletme hakkı verildiği düşünüldüğünde kabul edilebilir düzeyde değildir. Devletin elde edeceği gelir, protokol kapsamında Telekomünikasyon Dairesi’ne yüklenen maliyetler de dikkate alındığında yatırımı dahi sürdüremeyecek kadar düşüktür.
2. 25 Yıl Boyunca Sabit Fiyatlandırma ve DPÖ Artışları Teknolojik Gerçeklerle Çelişmektedir
Protokolde ücretlendirme modeli, 25 yıllık dönem için sabit olup yalnızca DPÖ artışları ile güncellenecektir. Oysa dünyada fiber altyapı maliyetleri ve birim hız başı servis fiyatları zaman içinde düşmektedir. Bu modele ek olarak, toptan tarifelerin 100 Mbps üzerine her 100 Mbps için ek ücretlendirme mantığı ile belirlenmiş olması da geleceğe uygun değildir. Bugün birçok ülkede 1 Gbps seviyeleri temel erişim hızı olarak sunulurken, 100 Mbps hızının birkaç yıl içinde yetersiz ve çağ dışı kalacağı öngörülmektedir. Bu yaklaşım, KKTC’de vatandaşların uzun yıllar düşük hızlara yüksek bedeller ödemesine ve dijital dönüşümün yavaşlamasına neden olacaktır.
3. Telekomünikasyon Dairesi Gelirlerinin Özel Şirkete Devri ve Kamu Zarar Riski
Protokol kapsamında, Telekomünikasyon Dairesi’nin en önemli gelir kalemlerine yatırımcı ortak edilmektedir. Buna karşın, enerji, bina, soğutma, bakım-onarım, personel ve sistem işletme giderlerinin önemli kısmı Telekomünikasyon Dairesi’ne yüklenmiştir. Bu yapı, kamu kurumunun gelirlerini azaltmakta, giderlerini artırmakta ve Daireyi sürdürülemez bir finansal modele sürüklemektedir. Bu koşullar altında devletin %5 gelir payı alarak hem yatırımı hem de işletmeyi finanse edebilmesi fiilen mümkün değildir.
4. Veri Güvenliği ve Siber Egemenlik Açısından Endişeler Vardır
Protokolde veri koruma, şebeke kontrolü ve veri işleme süreçlerine ilişkin açık teknik güvenceler bulunmamaktadır. Halkın kişisel verileri, kamu iletişimi ve devlet kurumlarının haberleşmesi açısından; verinin işlem gördüğü yer, saklama prensipleri ve erişim güvenliği net şekilde tanımlanmalıdır. Bu haliyle protokol, KKTC’nin veri egemenliği ve devlet güvenliği açısından risk oluşturmaktadır.
5. Tekelleşme Riski ve Rekabetin Ortadan Kalkması
Protokole göre deniz aşırı fiberden konutlara kadar olan altyapının tek bir şirket tarafından yönetilmesi öngörülmektedir. Yatırımcı, perakende hizmet verecek şirkete de ortak olabileceğinden, toptan ve perakende pazarda fiili tekel oluşacaktır. Bu durum, serbest rekabeti ortadan kaldıracak, fiyatların düşmesini engelleyecek, hizmet kalitesinin gelişimini yavaşlatacak ve sektördeki mevcut ve potansiyel yerli yatırımcıları devre dışı bırakacaktır.
6. Yerel Mevzuata Tabiiyet Belirsizdir
Yatırımcı şirketin yerel mevzuata, denetimlere, veri koruma ve Elektronik Haberleşme yasasına tabi olup olmadığı belirsizdir. Bu durum ülkenin düzenleyici kurumları açısından yetki karmaşası doğurma potansiyeli taşımaktadır.
7. Telekomünikasyon Dairesine Verilen İşletme Yükümlülükleri Gerçekçi Değildir
Yatırımın gecikme nedeni yıllarca “Telekomünikasyon Dairesi’nin kapasite eksikliği” olarak gösterilmişken, protokol ile altyapının işletme, bakım, enerji ve personel sorumluluğu yine Daireye yüklenmiştir. Geliri azaltılan Dairenin, hem artan maliyetleri karşılaması hem de protokol kapsamındaki hizmetleri yerine getirmesi gerçekçi değildir.
8. Yatırım İhtiyacının Tartışmasız Önemi ve Uygulanabilirlik Gerçeği
KKTC’de fiber altyapının geliştirilmesi, halkın güvenilir, hızlı ve kaliteli internet erişimi hakkı açısından ertelenemez bir ihtiyaçtır. Ancak Telekomünikasyon Dairesi’nin mevcut mali, teknik ve kurumsal koşulları göz önünde bulundurulduğunda, bu yatırımı kendi imkânlarıyla kısa vadede hayata geçirmesi ve uzun vadede idame ettirmesi fiilen mümkün görünmemektedir.
Bu nedenle yatırımın hızla yapılması gerekliliğiyle birlikte, kamu yararını koruyan, rekabetçi, şeffaf ve ulusal egemenliği gözeten bir modelle gerçekleştirilmesi elzemdir. KTMMOB Elektrik Mühendisleri Odası olarak, fiber altyapının ülke genelinde yaygınlaştırılması hedefini sonuna kadar desteklediğimizi ve bu teknolojik dönüşümün gerçekleşmesi için yapıcı tüm katkıları vermeye hazır olduğumuzu kamuoyuna açıkça ifade ederiz.
Sonuç ve Çağrı
KTMMOB Elektrik Mühendisleri Odası olarak, protokolün kamu yararı, şeffaflık, rekabet, veri güvenliği ve ulusal egemenlik ilkeleri doğrultusunda yeniden ele alınması gerektiğini vurgularız. Bu denli stratejik bir alanda kamu ve özel sektör paydaşlarının görüşleri ve Elektronik Haberleşme Yasası gibi önemli yerel mevzuatların uygulanabilirliği dikkate alınmadan, 25 yıllık bağlayıcı bir yükümlülüğe girilmesinin sakıncalı olduğu değerlendirilmektedir.
Halkımızın ve ülkemizin çıkarlarını koruma sorumluluğumuz gereği, konunun takipçisi olacağımızı kamuoyuna saygıyla duyururuz.
Prof. Dr. Mehmet Toycan
Başkan
KTMMOB EMO Yönetim Kurulu (a)



